I. Dünya Savaşı'nda zehirli gazın kullanımı, büyük bir askeri yenilik olarak kabul edilmektedir. Gazın öldürme kapasitesi (ancak harpte ölenlerin %3'ü, gaz yüzündendi) sınırlıydı. Yine de, ölümcül olmayan yaralıların oranı yüksekti ve gaz, askerlerin en büyük korkularının biri olarak kalmıştır. Savaşta kullanılan gazlardan yalnızca insanlar değil hayvanlar da özellikle de savaş köpekleri de büyük zarar görmüştür. 1918 yılında Almanya’nın 30.000, Britanya, Fransa ve Belçika’nın 20.000 ve İtalya’nın 3.000 civarında savaş köpeği olduğu tahmin edilmektedir. Bu köpeklerin önemli bir kısmının kullanılan zehirli gazlardan veya gözyaşı gazlarından dolayı öldüğü veya sakat kaldığı bilinmektedir.
Birinci Dünya Savaşının erken yıllarında kullanılan gözyaşı gazının (lachrymatory) ölümcül yahut yok edici etkisinden ziyade tahriş edici özelliği vardır. Birçok kişinin kimyasal gazların öncelikle I. Dünya Savaşı'nda kullandığına inanmasına karşılık, kükürt gazının öncelikle MÖ 5. Yüzyılda Spartalılar tarafınca kullanıldığına dair araştırmalar vardır. I. Dünya savaşında ise gözyaşı gazını el bombalarına doldurarak kullanan ilk ülkenin Fransa olduğu söylenmektedir.
1914 yılının Ekim ayında Almanya konsantrasyonu kutulara doldurarak aynı halde misilleme yaparak bu silahın kullanımını yaygınlaştırmıştır. Yayının görselinde yer alan Alman askerleri ve savaş köpekleri, Almanya'nın bu gaza karşı hem taarruz hem savunma mekanizmasını geliştirdiğini göstermektedir.
Köpekler için kullanılan gaz maskesi yalnızca cephede değil sivil yaşamda da bir zorunluk haline gelmiştir. Aşağıdaki fotoğrafta, Paris'te yürüyen kadınların evcil köpeklerini korumak için gaz maskesi taktığı görülmektedir.
Köpekler için kullanılan gaz maskesi yalnızca cephede değil sivil yaşamda da bir zorunluk haline gelmiştir. Aşağıdaki fotoğrafta, Paris'te yürüyen kadınların evcil köpeklerini korumak için gaz maskesi taktığı görülmektedir.
Görüldüğü üzere bazen insanlar, korona virüsten bile tehlikeli olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder